Bu akşam bir film izledim: Summits of My Life II. Bölüm: Déjame Vivir . Katalan dağ kayağı ve koşu şampiyonu Killian Burgada Jornet‘in dağlara yaklaşımı, 4 yıllık (ve filmlik) Summits of My Life projesinin Avrupa ayağında Mount Blanc, Elbrus ve Matterhorn zirvelerine koşarak çıkıp inme hikayelerini anlatıyor. Yönetmenliğini Seb Montaz‘ın yaptığı film, çılgın hayaller kurma özgürlüğü olan yetenekli bir gencin, azimli çalışma ve doğru destek ile hedeflerine olan yolculuğundan kesitler anlatıyor. Sponsorların desteklerine rağmen asi özünü koruyan hayallerine ulaşma azmi ve tutkusu, kendini büyük tehlikelere atarken tehlikeyi görmezden gelmek değil ama tehlike sayesinde yaşamın değerini bilmek konusundaki motivasyon… Zaten filme adı “Déjame Vivir” da buradan geliyor. Çekimler boyunca Killian’ın sürekli mırıldandığını fark ediyor Seb Montaz. Ama sözlerini çok sonra öğreniyor, şarkının anlamı “yaşamama izin ver” olunca, filmin adını almasına şaşırmıyorum.

Filmi internetten satın alıp izleyebilirsiniz.

Filmi internetten satın alıp izleyebilirsiniz.

Etkilendim. 2 bakımdan etkilendim. Ekstrem dağlarda, ekstrem hayallerin (ve rekorların ) peşinde koşmayı hem sinema tekniği, hem de görüntüleme olarak mükemmel kaydedip kurgulamışlar.

Etkilendim, çünkü gündelik sorunlarını çözmüş, sporu yandaşını besleyeceği bakanlık ve ihalelerden öte gören memleketlerde insanların neler hayal edebildiğini gösteriyor. Rekorların tarihini de düşündüğünüzde, denemelere insanların verdiği desteği ve heyecanı gördüğünüzde etkilenmemek elde değil. Ben de gençlerin hayatlarını hayallerindeki sportif rekorları kırmak için riske attığı bir Türkiye istiyorum! (hayatlarını riske atmalarını değil, imkansız sanılanı başarmak için yanıp tutuşmalarından, bunu uygulayabilecek kendini adama imkanlarından  heyecan duyuyorum.)

Kendi adıma, sportif olarak bu kadar ekstrem (limitleri zorlayan, yeniden tanımlayan) işler yapabileceğimden şüpheliyim. Oğluma babalık sözümü olabildiğince uzun yıllar tutmak isterim herşeyden önce, ikinci olarak malesef ülkemin sosyal güvenlik sistemi bana bir şey olduğunda ailemi koruyacak kadar güvenilir değil.

20 senelik spor ve iş (çoğu zaman birbirlerinden besleniyorlar) yaşamımda hep düsturum olduğu üzere, ülkem için yeni ufuklar açacak organizasyonlar yapmaya devam. Benim yapabileceğim bu. Bu güne kadar yapılmamış olanı hayal etmek, bahane değil çözüm üretmek hep birinci önceliğim oldu. Hayallerinizi paylaşan güzel insanlarla ekip olup, başarmanın hazzını yaşadım. Bu ne kolay bir yolculuk , ne de kısa. Üstelik hedefler de yaşıyor gelişiyor. Sportif yarışlarımız da bu şekilde, hayallerle beslenip gelişiyorlar.

Hayallerimden biri İznik Ultra Maratonu‘nu dünya çapında ilgi çeken bir yarış yapmak, Türkiye’de başka “gerçek uluslar arası” yarışlara imza atmak. İznik Ultra’da bu sene (2014), yeni ufuklar açılacak. Peki 2015 veya 2016’da Killian gibi müthiş hayalleri olan bir sporcuyu memleketimize getirip projeleri için çekimler yapmasını sağlamak, hayal mi olur?

Bence özgürlük, istediğini yapabilmek değil sadece, istediğini düşünebilmek, hayal edebilmek. Sınır tanımadan hayal etmek, ve sonra hayali gerçek kılmak.

Türkiye’nin ilerlemesi için de hepimizin farklı bir şeylerin peşinden gitmesi gerektiğine inanıyorum. Aynen Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi: “Vatanını en çok seven işinini en iyi yapandır”

İşini iyi yapan bir koşucunun kısa fragmanı:

Share This