25 Agustos’a 3 haftadan az kaldı. Hayatımın en uzun koşusuna o gün saat 09:00da Courmayour’da başlayacağım. The North Face® Ultra-Trail du Mont-Blanc® ( kısaca UTMB) de TDS (Sur les Traces des Ducs de Savoie / Savoy Dükünün İzinde) parkurunu başarmak için yola çıkacağım. Bu ultra maraton 112 Km’nin 31 saat kesintisiz olarak uyumadan 4 kiloluk sırt çantası ile koşarak, yürüyerek, tırmanarak 6 tane 2.300 metre üzeri dağın toplam 7000 metre tırmanılarak aşılmasını gerektiriyor.

Bu ultra koşu yarışına katılacak 1200 kadın ve erkek, birbirlerimizden çok fazla kendi zihinleri ve sınırları ile yarışacağız. Vucudumuz ve aklımız durup bırakmamızı söylediğinde, yüreklerimiz ve inancımız ile devam etmemiz gerekecek.

Ocak ayında kayıt olduk, nisanda konaklamamız alindi, malzemeler seçildi ve çoğu hazır, vizem salı geliyor, uçuşum ayırtıldı belgesel projemize göre revize edeceğim. Aylarca antrenman yaptim. İslerin çok yoğun olduğu bir sezonda uykumdan fedakarlık yaptım, ailemi bazen ihmal ettim ve yasamımdaki en uzun antrenman süresini geçirdim.

Vucüdumu eksik dinledim, yanlış antrenman sonucu kendimi sakatladim. Geçen hafta doktorum Onur Tetik hocadan “yarışabilir” onayi alıp ilk vizeyi ailemden aldım. Şimdi kalan 3 haftayı en verimli geçirip TDSyi ayaklarım üzerinde ve zaman sınırları içinde bitirmeyi hedefliyorum.

Bu patikaya sevgili partnerim ve dostum Emre Tok ile çıkıyoruz. Paylaştığı inanç ve hayalleri ile kendime böyle bir hedef koydum. Dünyada yapılacak gerçekten çok fazla seçenek var bazen tesadüfler sizi ummadığınız diyarlara götürüyor, yeterki havadaki rüzgarı hissettiğinizde denize açılacak cesaretiniz olsun.

Cesaret yola koyulmak için önemli, yolun sonuna varmak için fazlası gerekli. Bilgi, tecrübe, antrenma, dogru ekipman, sağlık, motivasyon, odaklanma… Zaman yaklaşırken, özellikle hedef antrenmanların çook gerisine düştüğüm şu haftalarda zihnimden sorular ve olumsuzluklar gelip geçiyor: Neden ultra maraton?
Antrenmanın yetersiz, neden katılıyorsun?
Canın yanacak, emin misin?
Başarırsan eline ne geçecek ki?

Bu soruların çoğunu projeyi duyan birçok kişi soruyor (veya deli diyip seslendirmiyorlar).
3 senedir her seferinde daha uzun koşuyorum, 10-15-21-42k. Daha hızlı olmak beni motive etmiyor. Nereye kadar gidebileceğim ise heyecanlandırıyor. Farklı bir formda aldığım nefese değişik bir anlam katıyor. Koşmak veya yürümek, yavaş yavaş ama durmadan, her seferinde bir adım daha. Dağlara da bakış açısı ile gitmiştim, iş teşebbüslerimi de hep bu yaklaşımla ayakta tuttum. Adımlarımı her zaman gülerek atamadım, hedeflerimize ulaşmamız hep kolay olsaydı hayatım da bu kadar çok hedef olur muydu? Ne kadar hazırlanırsanız hazırlanın, her gerçek sizi sarsacaktır. Zayıf noktalarımı bilip kapatabilirsem, güçlü yanlarımı kullanabilirsem başarabilirim. Ve sanırım sadece anı yaşayıp, sınırlarımı tanımak için başarmak istiyorum. 111kmyi sindirdikten sonra, yaşamın tartan terazimi tekrar kalibre edip önüme bakacağım. Mutlaka yeni sınırlar olacak, ama formatını bilemiyorum.

Madalya almayacağım. Hepsini, hatta yarısını bile koşamayacağım. Bitişten sonuncu geçmek bile önemli değil. Düşüncesi bile insanı yoran en uzun patikamı bitirmek istiryorum ve bitireceğim.

Share This